MENÜLER
Onkoloji Eczacılığına Genel Bakış
 

Dr.Ecz.Ahmet Sami Boşnak


Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Öğretim Görevlisi

 

 

 

Onkoloji Eczacılığına Genel Bakış

1.Ahmet Sami Boşnak kimdir? Bize kendinizden ve özellikle de klinik eczacılıkla olan ilişkinizden bahsedebilir misiniz? 

Ahmet Sami Boşnak Eczacıdır. 1998 yılı Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. 2004 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik ABD da Moleküler Genetik üzerine yüksek lisansımı tamamaladım. 1998-2004 arasında serbest eczacılık, 2004-2007 özel sektör deneyimlerim oldu. 2007’den bugüne de Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Onkoloji Hastanesinde görev yapmaktayım. Özetle bu kadar, detaylı bilgi almak isteyen olursa kendi adıma bir websitem var www.ahmetsamibosnak.net oraya bakabilirler. 

Klinik Eczacılık konusunda çalışıyor muyum? Ben kendimi Onkoloji Kliniğinde Çalışan bir hastane eczacısı olarak görüyorum. Açıkçası Klinik Eczacılık kavramının da ülkemizde doğru kullanıldığını düşünmüyorum. Bana klinik eczacılık anlatılmaya çalışıldığında hep şu soruyu sormuşumdur. Hangi kliniğin eczacısı? Bir insanın sadece 2-3 yıl akademik düzeyde klinik eczacılık yüksek lisansı yaparak hastanedeki tüm kliniklerde kullanılan tüm ilaçlar hakkında bilgi sahibi olup hekimlerin tedavilerini şekillendirecek kadar donanımlı olduğunu iddia etmesini komik buluyorum. Benim hastaneme neredeyse 40 farklı uzmanlık alanı var ve bu dalların uzmanları sadece kendi dalları için minimum 4 yıl eğitim görüyorlar hem de hastanede hasta başında. Klinik Eczacılık fikrine karşı değilim ama ülkemizdeki eğitim şeklini doğru bulmuyorum. Ayrıca henüz bu titre deki kişilerin hastanelerde nelerden sorumlu olduğuna dair bir yasa/yönetmelik bulunmuyor. Yani çok fazla iş var yapılması gereken.   

 

2.   Onkoloji eczacılığı klinik eczacılığın bir uygulama alanıdır diyebilir miyiz? Onkoloji eczacılığı hastane eczacılığından ayıran yönleri nelerdir? Klinik eczacılığın Türkiye’deki gelişimi ve Avrupa’ya oranla ülkemizdeki konumu ile alakalı neler söyleyebilirsiniz? 

Daha önce birçok makalemde yazdığım gibi, Türkiye’de eğer bir klinik eczacılık var ise uygulama alanları sadece Onkoloji İlaç Hazırlama ve Total Parenteral Beslenme Hazırlama üniteleridir. Neden? Çünkü biz eczacıyız, yani? Bu mesleğin temeli bir otu tanı-bil-topla-işle ve hekimin tedavisi için ver değil midir? O zaman Kemoterapi ilaçlarının veya beslenmelerin hazırlanması tam olarak budur. O yüzden ben ve benim gibi bu işe gönül veren meslektaşlarım, çekilin bu ilaçları biz hazırlayacağız artık, bizler Eczacıyız dediğimizde neredeyse hiç defans almadık. Çünkü bu talebimiz normaldi, doğruydu. Benim görüşüme göre eşyanın doğasına aykırı olmayan her çalışmanızdan başarı elde edersiniz. 

Hastane eczacılığı, konumu gereği eczacılığın klinik veya galenik uygulamalarından uzaktır. Çok saygın bir mesleki daldır ve zordur. Aynen serbest eczacılık gibi hastane eczacılığında başarı, kişilikle yakından ilgilidir. Yasa, yönetmelik, resmi işlemler, ilaç temini vb konular ciddi bilgi ve yeterlilik ister. Doğru işler yapmanızla büyük bir hastaneyi kalkındırabilir, hatalarınızla bir hastaneyi batırabilirsiniz. Doğru hareketle birçok hastanın yaşaması ve iyi bakım görmesini, hatalarınızla ölümlere yol açabilirsiniz. Hastane eczanesi hastanenin kalbidir. Yatan bir hastaya ilk damar yolu açılması ile hastane eczanesi ile irtibata geçilmiş ve esasında sizin hizmetiniz başlamış demektir. Araba reklamlarında hep iç ve dış tasarım, aksesuarları, renk reklamı yapılır değil mi? Kimse aldığı arabanın motoru hakkında çok fazla bilgi sahibi olmaz, ta ki o motor duruncaya kadar. Motor durur, araba durur. Bilirsiniz, durmuş bir araba minimum 2 tondur ve itmeyle bile zor hareket eder. Hastane Eczanesi hastanenin kalbidir, tekleyene kadar kimse önemini düşünmez, vitrinde değildir ama en hayati organıdır. Hastane Eczacıları da bu kalbin en önemli aktörleridir. 

Klinik eczacılık hakkında görüşlerimi söyledim, isterseniz artık benim yaptığım işe onkoloji eczacılığı diyelim ve devam edelim. 

Türkiye’de ve Dünya’da ki durumu konusunu anlatabilmek için sizi bu işlerin ilk günlerine götürmem gerekiyor. Esasında enteresan bir başlangıç bu. 2007 de üniversitede işe başladığımda Onkoloji Hastanesi yeni kuruluyordu. Şehre uzak bir noktada kampüsün dışındaydı. Burada bir uydu eczane kurulması gerekiyordu o yüzden kimse gitmek, her şeye sıfırdan başlamak istemedi, ben de yeni başlamışım işe. Ben giderim dedim. Eczaneyi kurdum. İlaç hazırlama tam karşı odamda hemşireler tarafından yapılıyor, aynı hemşireler ilacı hazırladıktan sonra yan odaya geçip uygulamayı da yapıyorlardı. Tamamen açıkta iğne ucu ile bir hazırlama ve gravimetrik yolla uygulama. Görüyordum ama hala kendimi o işi yapabilecek birisi olarak görmüyordum. Zira fakültede böyle bir eğitim görmemiştim. Bölüm başkanı hocamız bir ABD kongresi sonrasında odasına çağırdı, ben orada ilaç hazırlamalarını eczacıların yaptığını duydum şu işi bir kurcala bakalım dedi. Açtım google’ı yazdım oncology+pharmacist. Karşıma ESOP Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği sayfası çıktı. Türk Bayrağı ön sayfada, tamam dedim demek ki birileri bu işlerden anlıyor hemen irtibat kurup bir şeyler öğrenebilirim dedim, Türk Bayrağına tıkladım. Sayfa açıldı, kocaman bembeyaz bir ekran. O gün dedim ki, bu benim sayfam. Başlangıç o başlangıç oldu. Şimdi Türkiye ESOP’ta İdari Başkan Yardımcısı seviyesinde temsil edilmekte, derneğin akredite eğitimlerini planlamakta, örnek olgu sunumları projesinin sahibi olmakta, Asya, Afrika ve Ortadoğu Hastane Eczacıları Birliği Eş-Başkanlığı yapmaktadır.  Bu yıl bu derneğin uluslar arası eğitim programı olan MasterClass eğitimi İstanbul’da bizim tarafımızdan organize edilecek.

Avrupaya göre nerede miyiz? İngiltere ve Almanya’dan sonra en ciddi Onkoloji Eczacılığı faaliyeti olan ülke Türkiye’dir. Onkoloji İlaç Hazırlama Cihaz pazarı açısından da yine ilk üçteyiz.

 

3.Neden bu alanı tercih ettiniz?

Ben sadece mesleğimi icra etmek istedim. Eğer arasanız bulursunuz. Eskiden Gaziantep’te bir lunapark vardı hani şu en eskilerinden orada bir stant vardı. Yukarıda bir file üzerinde poşetler içlerinde ufak tefek oyuncaklar şekerler. Her poşete bir ip bağlı, o yüzlerce ip fileden aşağıya iner hepsi bir halkada toplanır. Parayı verirsiniz iplerden birini çekersiniz artık şansınıza ne gelirse, yukarıdan bir poşet gelir size. Boş yoktur. Onun gibi, bizim mesleğimizde yüzlerce yeni ip var, bunu görmemekte ısrar ediyoruz. Ben o iplerden sadece birini çektim bana onkoloji eczacılığı geldi, boş yok, sizlerde birini çekin inanın hepsinin ucunda benden daha çok ödül alma şansınız var. Tek şart var. O ipi çekmek. Dediğim gibi ancak arayanlar bulur. Rahatlık alanınızdan, güvenlik sınırlarınızdan çıkın. Limanda demirleyerek yeni kıtalar keşfedemezsiniz. Neden onkoloji? Sanırım ileri düzeyde gerçeklik istememden dolayıdır. Kadın doğum uzmanları gibi, doğurtur, ortaya net bir sonuç çıkar, bir bebek! Onkoloji ilaçlarının sonuçları çok nettir. Çok yüksek etkili ilaçlardır, tedavi eder etmez ayrı konu ama eczacılık bilimleri açısından en tesirli ilaçlardır birçoğu doğrudan DNA’ya saldırır ki bu hayatın kendisi demektir.   

 

4.Öğrencilik yıllarınızda ve mezuniyetin hemen ardından bu alana yönelik ne gibi adımlar atmıştınız? Bir onkoloji eczacısı olarak ilerde bu alanı düşünen eczacı ve eczacı adayı öğrenciler için önerileriniz nelerdir? Bu alana yönelme anlamında ne gibi faaliyetlerde bulunabilirler? Bu konu ile alakalı eğitimler var mıdır? Ayrıca bu alanı düşünen öğrencilerde ne gibi niteliklerin gelişmiş olması gerekmektedir?  

Hayattaki her adımınız başta sonu belli olmayan bir maceradır. Zaten sonunu görüyorsanız ben ona macera diyemem. Hayat her an karşınıza seçimler sunar ve siz seçimlerinizle hayatınıza yön verirsiniz. Bir söylem vardır çok severim, Akıllı adam çok zevkli olduğu için sabah saat 05:00 de kalkıp yürüyüş yapmaz, yapılması gerektiği için yapar. Size sunulan seçimleri fark edebilmelisiniz, bunun için de uyanık olmalısınız. Sonra zevkli olduğu için değil yapılması gerektiği için yaparsınız. Başarı bunları takip eder. Size şu an yaptığım işi iyi yapıyor olmamın hangi seçimler ve hangi bağlantılarla olduğunu kısaca anlatayım. Bugün ilaç hazırlamada benim kurduğum TOP10 Güvenlik Noktaları öğrenciyken aldığım Fotoğrafçılık eğitiminden esinlenir, her basamakta kontrol. Eğer yapmazsan fotoğraf tabında film yanar, ilaç hazırlamada insanlar. İlaç hazırlamadaki tüm otomatik cihazlara çok hakimim ve bir çok ARGE faaliyetine katılıyorum, bu merak ve başarı, babamın mühendis olması, uzun yıllar şimdi adı KOSGEB olan sanayi ARGE laboratuarlarında zaman geçirmemden kaynaklanıyor. Kullandığımız tüm aparatlar ve cihazlarda Safe&Safer adında dernek olarak geliştirdiğimiz kalite standartlarına azami dikkat ediyorum bu da başarıyı getiriyor. Bu kalite merakı ve bilgisi iki yıl kadar ABİGEM Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezlerinde çalışmış olmamdan ve orada Tıbbi Medikal Cihazların CE Sertifikasyonu konusunda eğitim almış olmamdan geliyor. Hastalarımla devamlı diyalog halindeyim, onların tıbbi ihtiyaçları dışında tüm memnuniyet ihtiyaçlarını iyi biliyorum, zira 7 yıl kadar serbest eczacılık yaptım ve hasta memnuniyeti konusunda derin deneyimlerim oldu. Onkoloji Eczacılığı konusunda birçok kitap, eğitim dokümanı, poster, çeviri yazdım ve halen yazıyorum. Bu kitap yazabilme yetisi yaptığım yüksek lisanstan geliyor. Başarı tesadüf değildir. Hiçbir zaman olmadı, bundan sonra da olmayacak. Yabancıların en sevdiğim cümlesidir. No pain, No gain.. Acı yoksa, kazanç yoktur. Ne demişti Steve Jobs? Stay foolish, stay hungry. Adam haklı.

 

5.Bu konu ile alakalı eğitimler var mıdır? Ayrıca bu alanı düşünen öğrencilerde ne gibi niteliklerin gelişmiş olması gerekmektedir?  

Onkoloji Eczacılığı ile ilgili Türkiye’de ilk ve tek kapsamlı eğitimi biz veriyoruz. 2009 yılından bugüne ‘Antineoplastik İlaç Hazırlama Teknikleri ve Güvenli Oda Yönetimi’ adı altında Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği tarafından akredite edilmiş bir eğitim veriyoruz. Eğitim 5 Kurdan oluşuyor, sonunda bir sınav yapılıyor, başarılı olanlara katılım sertifikası veriyoruz. 2013 yılından beri de eğitimlerimiz yeni bir teknik olan uzaktan eğitim şeklinde gerçekleşiyor. Eğitmenler ve katılımcılar sanal bir sınıfta canlı olarak bir araya geliyorlar, yaklaşık 200 fotoğraf 20 ye yakın video ile 15 saate yakın bir eğitim veriyoruz. 

Olması gereken en önemli yetenek humanist olmaları bence. İyi bir empati kurucu olmalılar. Hazırladığınız ilaç 10 dk sonra 3 kiloluk kanser hastası bir bebeğin damarlarında dolaşacak. %1 lik hatanız net olarak ölümcüldür. Bunu hissedebilmeniz önemli bir yetenek. Ayrıca bu işte ilerleyebilmek için akıcı bir İngilizce konuşabilme çok önemli. Dikkat edin İngilizce sınavından 80 almak demiyorum. Konuşabilmek diyorum. 

 

6.Bir klinik eczacı-onkoloji eczacısı gününü nasıl geçirir, neler yapar? Hastanedeki konumu nedir? Ülkemizde gelecekteki pozisyonunu nasıl görüyorsunuz?

Onkoloji Eczacısı 8:15 de klinikte olur. Ünitenin açılması ile ilaç hazırlayabilir hale gelmesi yaklaşık bir saat sürer. Bu arada hastalar gelirler, kan tahlilleri biter, reçeteler yazılır ve hasta bizim sistemimize girer. 09:30 gibi kontroller çalışmaya başlar bu uzun bir süreçtir. Hastaların raporları, ilaçları, reçete içerisindeki ilaçlarının birbiri ile olan ilişkisi, hastamızın kilo durumu, genel durumu vs tüm detayları izlersiniz. Buralardan geçer ise, reçeteler hazırlama yazılımına yüklenir, bu basamak çok kritiktir, çünkü hata doğrudan sonucu etkiler. Yazılımın da yardımı ile bilgiler sisteme kontrollü bir şekilde girilir. İlaçlar hazırlanır, giyim başlar ki bu aseptik el yıkama, aseptik giyinme gibi çok detaylı bir iştir. Akabinde hazırlama işlemi başlar ilaç hazırlama çok kritiktir, yaklaşık 70’e yakın farklı etken madde ile çalışırız ve her birinin karakteristik hazırlama yöntemleri vardır. Yirmiye yakın parametre güvenli oda içerisinde takip edilir. Devamlı diken üstünde olduğunuz yaklaşık 13:30 a kadar süren bir süreç. Öğle yemeği bu saatten sonradır. Bir yandan hastalar gelir bir yandan tedavi alırlar bir yandan siz ilaç hazırlarsınız karmaşık ve çok dinamik bir süreçtir. Benim ünitemde günlük ortalama 120 hastaya hizmet verilir ki bu yaklaşık 360 ilaç hazırlama, 1200 flakon açma anlamına gelir. Öğleden sonra hasta ziyaretleri başlar, tedavisi süren hastalarla sohbet ederim. Burada terapötik iletişimi iyi bilmeniz gerekir. Aksi takdirde istemeden de olsa hastaya zarar verebilirsiniz. Her şeyde olduğu gibi hasta iletişiminde de eğitim şart. 

Gelecek? Bu işleri ilk başlatan kişi olarak şunu söyleyeyim. Bu işin sonu yok ayrıca ne demişti Polat Alemdar? ‘Sonunu düşünen kahraman olamaz’ 

 

7.Onkoloji eczacılığının önemli bir yönünün de ilaç hazırlama ünitesi olduğunu biliyoruz. Sizce onkoloji ilaçlarının hazırlanması aşamasında eczacının görevi nelerdir? 

Eczacının Onkoloji alanında yapacağı en önemli iş doğru sistemi kurmaktır. Birebir ilaç hazırlamanın günlük yükü genellikle teknisyenlerinizin üzerindedir. Ancak teknisyenler her bir etken maddenin hazırlama tekniğini sizin yönlendirmeniz ile yapacaktır. Ayrıca işlemlerin her basamağındaki güvenlik parametreleri, tüm çalışma prosedürü, geriye dönük izlem, bakteriyolojik izlem, tıbbi izlem gibi sistemdeki tüm parametreleri eczacı bizzat kendisi kurmalıdır. Zira birçok standardımız olsa dahi yerel şartlara göre planlama yapmanız zaruridir. Buna da profesyonel bir bakış gerekir.

 

8.Türkiye Onkoloji Eczacıları Derneği Olarak her yıl Onkoloji Eczacılığı Kongresi’ni gerçekleştirdiğinizi biliyoruz. Böyle bir projeye başlarken hedefiniz neydi? Amacınıza ulaşabildiniz mi? Hazırlık aşamasında ilgili kurum ve firmalardan yeterli desteği görebildiğinizi düşünüyor musunuz?

Bu yıl 4.sünü yapıyoruz. Kongremiz büyük ölçüde oturdu, tanındı. Kongremiz yıllık bir kongre, bu anlamda tam bir maraton. 2010 yılında kongre projesi önümüze geldiğinde Eczacılık camiasında doğrudan eczacıların organize ettiği çok çok az kongre gördük, açıkçası fikir alabileceğimiz pek kaynak yoktu. Temel amacımız bu alanda çalışan arkadaşlarımızla yılda bir defa dahi olsa yüz yüze oturup konuşabilmekti. Sayınız az olunca dostluklarınız daha kuvvetli oluyor. Bugün bu alanda beraber hareket ettiğimiz tüm arkadaşlar birbirimizin düğününü de cenazesini de biliriz. Nitelikli, seviyeli bir grup. Hepsi idealist insanlar. Düşünsenize bu işi sırtlıyorsunuz, üstelik standart hastane eczacılığı işinizin üstüne, ek ücret yok, izin yok vs. Başka türlü nasıl izah edebilirsiniz ki? Baştan bazı net kararlar aldık. Halen de sıkı sıkıya uyguluyoruz. Biraz anlatmak isterim. Örneğin bizim kongremiz bir akademik kongre değildir. Biz doçent profesör vb olmak için bir kongre yapmıyoruz. Biz bize gereken bilgiye ulaşmak amacı ile kongre yapıyoruz. Bu bilginin %30’u kitabi, %70’i doğrudan sahadan alınabileceğine inanıyoruz. Bu yüzden sunumların %30’unu akademik kişilere %70ini ise doğrudan sahada çalışan insanlardan seçiyoruz. Bundan taviz vermedik bugüne kadar. İkinci nokta bizim kongrelerimizde kişiler çalışmalarını veya anlatmak istedikleri konunun özetini gönderemezler, böyle bir uygulamamız yoktur. Konuları biz belirleriz, bu konudaki uzman kim araştırırız, kişiye ulaşır kendisine detaylı bir mektup göndeririz, içinde tek tek bizim neyi öğrenmek istediğimiz yazar. Sunumlarını bu sorular üzerine kurmalarını isteriz. Mutlaka sunumlarını kongreden önce isteriz, kontrol ederiz, gerekirse yönlendiririz. Her konuşmacıdan net bir sonuç çalışması isteriz, bu bazen bir sayfa yazı, bazen bir diyagram bazen bir video olur. Bu kaynak, pazartesi her katılımcının hastanede günlük hizmetlerinde kullanabileceği nitelikte özet bir bilgi kaynağı olmalıdır. Ayrıca her konuşmacı, sunumunun derneğimizin websitesinde yayınlanmasını baştan kabul etmiş olmalıdır. Bu şartları sağlamayan konuşmacılara kongremizde yer veremiyoruz. Kongre sunumlarımız çok net olmalı, doğrudan hedefe yönelik olmalı, ekrandan seyret sonra havuza gir sonra da dön evine git olmamalıdır. Bugüne kadar ki tüm kongrelerimizde salonda bulunma oranımız %93 ün altına düşmedi. 2013 yılında sunum sürelerini 10 dakika kadar düşürdük bunu kahve arasına ekledik. Neden mi? Katılımcılar özellikle de bayanlar şikâyet ediyorlardı, sunumdan çıkamıyoruz, tüm sunumlara da katılmak istiyoruz, tuvalete gidecek zaman kalmıyor diye. 

İşimizi bu denli nitelikli ve kaliteli tutmaya gayret ettikçe, ilaç ve medikal firmaları da bunu gördüler. Bugün geldiğimiz noktada kongreyi gerçekleştirmek için hiçbir mali sorun yaşamıyoruz. Yeterli desteği görüyoruz, teşekkür ediyoruz hepsine.

 

9.Bir onkoloji eczacısı kanser hastalarıyla kemoterapi sürecini yürütürken eczacı- hasta ilişkisini nasıl kurmalıdır? Neler yapmalıdır? 

Ne yazık ki fakültede öğretilmeyen bir konu daha. Çok güzel soru. Bu ilişkinin bir eğitimi var, bir de adı. Terapötik İletişim. Nedir? Tedavi edici ya da tedaviye yardım eden bu amaca yönelik olan bir iletişim çeşidir terapötik iletişim. Hasta ile ilk karşılaşmanızdan itibaren başlar. Bu iletişimi eğer deneme yanılma yöntemi ile öğrenmeye çalışırsanız, net ifade edeyim, ya kendinize ya da hasta/hasta yakınına zarar verirsiniz. Ben bunu ikinci üniversiteyi okuyarak çözdüm. Medya ve İletişim okuyorum buradaki iletişim bilgisini, hasta/hasta yakınları ve onlarla görüşme teknikleri hakkında yurtdışı yayınlardan aldığım bilgilerle harmanlıyorum. Yanlış uygulamaları bulmak kolay, zaten neredeyse tüm sağlık personelleri bu konuda istemese de yanlış davranıyor. Hekimler bu konuda eğitim alıyorlar mı sanıyorsunuz? Bu konuda birçok doküman var, yine aynı noktaya varıyoruz. İsterseniz bilgi oralarda bir yerde, tek sorun rahatınızı bozup onu almaya çalışmak. Eczacı insan sarrafı, eczacı hastaya en yakın kişi vs bunlar koca bir yalan. Ağlayan bir hastanız var nasıl iletişim kurmalısınız? Terminal dönemde kızı olan bir teyze ile nasıl konuşmanız gerekir? Hadi başkalarını geçtim, babanız ameliyat olmamakta ısrar ediyor ben çıkamam o ameliyattan evimde ölmek istiyorum diyor nasıl doğru iletişim kuracaksınız? Babaanneniz ısrarla bana iğne vur eczacı değil misin diyor ne söylüyorsunuz? Küfür eden bir hasta var karşınızda ne yapacaksınız? Terapötik iletişim bir bilim. Zamanla, emekle ve bol stajla öğrenilebilecek bir şey. Ama doğru yaptığınızda da tedavi edici bile olabiliyor.  Biz bu konuları eğitim dokümanlarımızda, kongrelerimizde, dergimizde paylaşıyoruz, takıldığımız yerde whatsapp yapıyoruz birbirimizden öğreniyoruz. Gelin beraber olsun.

 

10.Türkiye Onkoloji Eczacıları Derneği'ni kurma fikri nasıl oluştu? İlerleyen süreçte Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği ile bağlantınız nasıl gelişti? Sonradan dahil olmanıza ve Türkiye’de bu alan henüz yeterli seviyeye ulaşmamasına rağmen Avrupa’da başkan yardımcılığı görevini nasıl elde edebildiniz?

Ben eskiden beri birçok derneğe üyeydim. Ama kendim hiçbir dernek kurmamıştım. 2009 yılında insanlar hocam bize öğret bu işi dediklerinde oturdum 6 ay içinde bir eğitim kitabı yazdım ki halen Türkiye’de ki bu konudaki tek kaynaktır. Sonra hastanemiz bünyesinde rektörümüzün desteği ile Türkiye’de ilk ve halen tek eğitimi vermeye başladım. Dedik ki o zaman bir sertifika verelim katılanlar hastanelerinde assınlar duvarlarına. Hazırladık. Sonra dedim ki bu eğitimi akredite edelim, değerini arttıralım. Tüm müfredatı, yazdığım kitabı, soruları vs hepsini aldım kolumun altına Almanya’ya gittim. Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği uzun zamandır benzer bir eğitim veriyorlardı zaten, bazı ekleme ve çıkartmalar yaptık eşleştirdik ve dernek yönetimi ikna oldu, tamam dediler bizim logomuzu sertifikalarınızda kullanabilirsiniz ama bir şartla. Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz, sen ise bu eğitimi üniversitede veriyorsun. Biz bir dernek olarak üniversiteyi akredite edemeyiz. Ne yapacağız o zaman? Dernek kuracaksın dediler. Döndüm Türkiye’ye ve derneği bir grup arkadaşımla kurduk. İşte hikâyemiz bu.  

 

11.Klinik eczacılık için planlanan modelde hekim ve eczacının ortak hareket etmesi planlanmakta ve bu bağlamda da ortak hasta ziyaretleri ve ortak hasta takibi düşünülmekte. Sizce Türkiye'de bu modelin uygulanabilirliği ne derecededir?

Bu model uygulanabilir bir modeldir. Ancak uygun şartlar altında. Dünyada ilk defa oluyormuş gibi birileri bu işi en başından itibaren yazmak yönlendirmek peşinde. Yanlış olan budur. Bu konuda en başarılı eğitim ve uygulamaları al, yerelleştir bir miktar, sonra da uygulamaya sok. Bu konuda üniversitelerimizin yanıldığı ana nokta ise siz isterseniz lokman hekimler yetiştirin yasa ve yönetmelikle bu çalışma şekli hastane eczacılarının görev yetki alanı içine alınmaz ise tüm çabalar boşa gitmiş demektir. Bugün yüksek lisans, doktora yapmış hastane eczacıları dahi bu eğitimleri ile ilgili yerlerde görevlendirilemezken, klinik eczacılığın alt dallarının isimleri ne olsunu konuşmak mesleğimiz için fazla lüks bir konudur. 

 

12.Klinik Eczacılık ve Fitoterapi alanlarını içermek üzere Eczacılıkta Uzmanlık Sınavı (EUS) getirilmesi gündemde. Bu yasanın çıkması aşamasında dernek olarak ya da bu konuda bir uzman olarak size danışıldı mı? Danışıldıysa önerileriniz neler oldu ya da neler önerirsiniz bu sistem için?

Hayır danışılmadı. Beni bırakın neredeyse hiç kimseye danışılmadı. Türkleri bırakın, yurtdışına bile sorulmadı ki. Yazılan metini incelerseniz YÖK ün uzman hekimlikle ilgili metinlerine çok benzediğini görürsünüz. Uzmanlık adlarına da baktığınızda zaten anlaşılması güç bir durumla karşı karşıya olduğunuzu görüyorsunuz. Danışması muhtemel isimleri tanıyorum, bu insanlar doğrudan veya dolaylı olarak yıllardır yaptığım konuşmaları veya yazılarımı takip ediyorlar, zaten ne düşündüğümü çok iyi biliyorlar. Onkoloji Eczacılığı iki kanatlı bir uçaktır. Bir kanadı teorik bir kanadı pratik bilgidir. Sahadaki bizlerden bilgi ve deneyim akışı olmadan uçmaları mümkün değildir. Bana kızmasınlar, inanmalarını da beklemiyorum. Sadece başlarını kaldırıp hekimlerin yıllardan beri yaptıkları uzmanlık eğitimine bakmaları yeter. Ya bizi üniversitenin içine sokacaklar; hocalar teorik eğitim verirken biz de pratik bilgileri öğreteceğiz. Ya da hocalar hastane eczanesinde resmen çalışmaya başlayacaklar. Hem bizzat ilaç hazırlayacak evrak dolduracaklar hem de eğitim verecekler. Ne biz tek başımıza bu uzmanları yetiştirebiliriz ne de onlar. En güzel örnek hekimlerdir. Her şeyi sıfırdan keşfetmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.  

 

13.EUS’ ta başarılı olan adayların kariyer adımları bu aşamadan sonra nasıl olacak? Uzmanlık eczacılıkta alışıla gelmiş bir sistem değil. Konumu nasıl olacak? Uzmanlığını tamamlayan bir eczacı araştırma görevlisi konumunda mı olacak? Hastanelere atanması nasıl olacak ya da olmalı?

Yasayı tasarısını okuduğumda ben şunu anlıyorum. Birincisi hali hazırda üniversitelerde akademisyen olarak çalışan bu konularda çalışmaları olan doktorasını bitirmiş eczacılara bu titre verilecek. İkincisi örneğin siz 5 yıl eczacılık fakültesi okuyacaksınız, yetmeyecek 4 yıl doktora yapacaksınız –bu dokuz yıl babanız sizi finanse edecek- doktoralı eczacı olacaksınız, sonra sınava gireceksiniz, sonra 3 yıl daha uzmanlık eğitimi alacaksınız ki o kısmı tamamen karanlık –nerede nasıl eğitim alacaksınız belli değil- tüm bu eziyetten sonra ben yardımcı doçent, doçent, profesör olmayacağım, ben ilçe devlet hastanesinde klinik eczacı olacağım diyeceksiniz. Enteresan hakikaten. O hastane de size hiçbir idari görev vermeyecek, hiç ambar, satın alma işi görmeyeceksiniz, hiç ihale yapmayacaksınız, sadece hastaları doktorla gezeceksiniz. Maaş? En iyisinden uzman diş hekimi ile aynı maaşı alacaksınız. Döner? Belli değil. Bana yakın zamanda çok gerçekçi görünmedi. Size göründü mü?

Onkoloji Eczacılığı? O klinik eczacılığın alt dalı olacak. Peki nasıl? Yan dal gibi mi? O zaman hadi üzerine bir 3 yıl daha. Bu arada siz bu eğitimi alırken hastanelerdeki bugün ki ihtiyaç nasıl karşılanacak? Bizim dernek olarak yaptığımız bir incelemede bugün Türkiye’de 60 ın üzerinde acilen Antineoplastik İlaç Hazırlama Tekniklerine hakim, Güvenli Oda Yönetimini bilen Eczacıya ihtiyaç var. Peki ya hastane eczacısı ihtiyacı ülkenin? Tahminen 5000. Gerçekçi olalım bu ülkenin acilen nitelikli hastane eczacılarına ihtiyacı var, bunların içerisinden de meraklı olanlara ek eğitimler verilerek  Onkoloji, TPN gibi özellikli üretim noktalarına insanlar yetiştirilmesi gereklidir. 

 

14.Türkiye Onkoloji Eczacıları Derneği olarak yurt içinde ve dışında yaptığınız önemli çalışmalardan bahseder misiniz? 

Derneğimiz 2009 yılında kuruldu, o tarihten bu yana neler mi yaptık?

•Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneğine tam üye olduk ki bu derneğe kişisel üye olunamaz. Halen Türkiye İdari Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir. Derneğin 10’u aşkın projesinin yöneticisi konumundadır.

•2013 yılında Asya, Afrika ve Orta Doğu Ülkeleri Hastane Eczacıları Birliği’ni kurduk. Halen Türkiye Eş-Başkanıdır.

•Üç ulusal kongre düzenledik, bu yıl 4.sünü düzenliyoruz. 

•100ün üzerinde ulusal ve uluslar arası kongrede Türkiye ve Türkiye Onkoloji Eczacılarını resmi olarak temsil ettik. 

•Türkiye’nin halen konusunda ilk ve tek Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği Akreditasyonu olan sertifikalı ‘Antineoplastik İlaç Hazırlama Teknikleri ve Güvenli Oda Yönetimi’ Eğitimini verdik ve her üç ayda bir vermeye devam ediyoruz.

•Yine konusunda tek olan ‘Antineoplastik İlaç Hazırlama Teknikleri ve Güvenli Oda Yönetimi El Kitabı’ nı yazdık ve bedelsiz tüm ülkemiz hastane eczacılarının kullanımına açtık.

•Türkiye Enfeksiyon ve Beslenme Destek Eczacıları Derneğinin kurucuları içerisinde yer aldık.

•Meslektaşlarımızı çalıştıkları yerde eğitebilmek amacı ile sayısız Örnek Olgu Çalışmaları hazırladık ve dağıttık, bu çalışmalar o kadar etkili oldu ki, Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği kendi eğitimleri olan Masterclass Eğitimlerinde halen kullanıyorlar.

•Safe&Safer adında ülkemize özgü Kemoterapi İlaç Hazırlama Standartlarını yazmaya başladık. Bu kitapçığımız özellikle bu konuda ürün ve hizmet veren özel sektör için önemli yol göstericilik hizmetinde bulundu.

•Klinik Onkoloji Eczacılığı Sürekli eğitim Mektupları dizisini yayınlamaya başladık, her 15 günde bir yayınlanan bu hizmeti tüm ülkeye yaydık. Siz bu röportajı yayınladığınız sıralarda 25.sayısı çıkmış olacak. 

•www.hastaneeczacisi.org sitesini kurduk. Çok büyük bir ihtiyaç olan hastane eczacılarına gerekli olan yasal tüm evrakları tek bir yerde topladık.

•Düşüncelerimizi ve tecrübelerimizi paylaşmak amacı ile OnkoEcza adında dijital bir dergi yayınlamaya devam ediyoruz.

•www.kemoilac.net adlı akıllı telefonlardan ulaşılabilecek sadece Onkoloji Eczacılarına yönelik akıllı bir uygulama geliştirdik ve şu an yayında. Bu çalışma ülkemiz Eczacıları tarafından yapılmıştır.

•Avrupa Hastane Eczacıları Dergisi, QUAPOS Avrupa Onkoloji Eczacılığı Kalite Standartları Kitabı gibi kaynaklara içerik anlamında destek oluyoruz.

•Birçok uluslar arası workshop çalışmasını ülkemize getirdik.

•Bu yıl ilk defa Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneğinin tüm Avrupa da geçerli bir sertifika verdiği Master Class Onkoloji Eczacılığı Eğitim Programını Türkiye’ye getiriyoruz. Bu şekilde ülkemizde uluslar arası belgeye sahip meslektaşlarımız olabilecek.   

•Bir çok ulusal ve uluslar arası medya kanallarında Onkoloji Eczacılığını anlattık.

Sanırım bu kadar yeter daha uzun anlatırsam sıkılabilir okuyucularınız.

 

15.Eczacılarımızın ya da öğrenci arkadaşların kariyer planlamalarını yaparken göz önünde bulundurduğu bir husus da seçtikleri alanın maddi getirisidir. Yeni bir alan olması sebebiyle onkoloji eczacısının gelirini birçok kişi bilmiyor. Sizce şu an bir klinik eczacının maaşı Türkiye ortalamasına göre ne durumdadır? İlerleyen dönemde artmasını bekliyor musunuz? Eczacılıkta uzmanlık sınavı geldikten sonra klinik eczacı ya da onkoloji eczacıları sadece bu sınavı geçip uzmanlık yapacak olanlardan seçilecekse mevcut klinik eczacı namına sahip eczacılarımız ne yapacaklar? Hastane eczacılığı artık tamamen klinik eczacılığa mı dönüştürülecek yoksa klinik eczacılığın yanında hastane eczanesindeki mevcut eczacılık da devam edecek mi? Yoksa her iki işi aynı eczacı mı yapacak?

Henüz sorduğunuz anlamda klinik eczacı ülkemizde mevcut olmadığından maaşı da belirsiz. Yüksek lisansını klinik eczacılık üzerine yapmış sonra da hastanelerde çalışmaya başlamış eczacılar var. Bu arkadaşlar önceki sorularınızda belirttiğim yasal eksikliklerden dolayı ben sadece klinikte çalışırım diyemiyorlar. Şimdi bu uzman eczacılık da çıkar ise bu arkadaşlarımızın durumu iyice sıkıntılı olacak. Çünkü benimde yaptığım gibi yüksek lisans bir bilim uzmanlığıdır, ihtisas değildir. Bizler isimlerimizin önüne Uzm.Ecz. yazarız ama bu konuda görevlendirilemeyiz. Nedir maaşa faydası? Bir yıl dereceniz artar, hepsi budur. Bu da uzmanlık yapmamış meslektaşınız ile aranızda 30-50TL fark oluşturur. 

Gelelim bugün benim gibi Onkoloji üzerine yoğunlaşmış hastane eczacılarının maaş durumuna. Diğer eczacılardan tek kuruş farklı almıyoruz. Bu kadar iş üreten meslektaşlarım, dostlarım sadece mesleki doyum ve mesleki inançları adına bunu yapıyorlar. Hepimiz bu hizmetlerimiz yanında gerektiğinde ihaleye giriyoruz, gerektiğinde rafları sayıyoruz. Tüm çabamız bizden sonra gelecek sizin gibi yeni nesil meslektaşlarımıza nitelikli bir yol açmak. 

 

16.Bildiğiniz diller arasında Almanca ve Osmanlıca gibi diller ilk olarak göze çarpıyor. Bu dillere yöneliminizin nedeni nedir? Klinik eczacılıkla bir bağlantısı var mıdır?

Ben eski Anadolu Lisesi mezunuyum, eski dedim, şimdi tüm liseler Anadolu lisesi olmuş, hazırlık sınıfı okuyanlardanım yani. Bizim okulumuzda Almanca ikinci yabancı dildi. Eşim Almanca öğretmeni olduğu içinde unutmadım. Osmanlıca üniversite yıllarımda başladı. Esasında Leonardo Da Vinci ile ilgili bir kitap okumuştum. Sanırım adı Leonardo gibi düşünmek idi. Orada notlarını hep sağdan sola doğru yazdığından bahsediyordu. Çok enteresan gelmişti bana. Bir süre Latin harfleri ile o şekilde not almıştım. Sonra Osmanlıca tutmaya başladım notlarımı. Osmanlıca yazıldığı gibi okunmaz çoğunlukla, kelimenin yazılışını da bilmeniz gerekir, tuttuğunuz notları başka birinin okuması oldukça zordur. Eczacılıkla ilgili bana pek bir yararı olmuyor. Uluslar arası faaliyetlerimde geçerli dil İngilizce, akıcı bir İngilizceniz olmalı. Almanca da en çok Avrupa da sizden gizli konuştukları konuları anlamanıza yarıyor. Avrupa da Almanca esasen İngilizceden daha yaygın. Konu açılmışken dil konusunda sizlere tavsiyem sınav İngilizcesine lütfen kafanızı yormayın. Konuşun, dil bir iletişim aracıdır.. Sınavlardan yüksek puanlar alıp, uluslar arası bir kongrede elinizdeki kâğıda resim çizmeyin. 

 

17.Bazı eczacı odalarında yapılan meslek içi eğitimlerde “Onkoloji Eczacılığı" eğitimini de görüyoruz. Sizce bu eğitimlerin eczacılar ve hastalar açısından getirisi nelerdir ve yeterli midir?

Konuştuğumuz gibi Onkoloji Eczacılığı ilacın temini, hazırlanması, uygulama parametreleri, danışmanlık gibi çok alt başlıklı bir iştir. Kısaca Powerpoint sunumlardan ne yazık ki öğrenilemez. Bu eğitimleri destekliyorum, ilgilenenleri planlayanları kutluyorum zira bizim ulaşamadığımız meslektaşlarımıza ulaşıyorlar, bir nevi bizim reklâmımızı yapıyorlar. Zaten ciddi olarak bu işe eğilen herkesin dönüp dolanıp geleceği nokta derneğimizdir. Bizim isteğimiz artık bu işin özellikle meslek örgütlerimiz tarafından daha sistematik daha uzun soluklu projelerle yapılması. Konuştuğumuz gibi çok ciddi bir ihtiyaç bugün var. Bugün harika sistemler kurulmuş ama başında eczacı olmadığı için taşeron firma elemanları tarafından çalıştırılan üniteler mevcut, biz buna üzülüyoruz.

Hastalar? Bir gün başka bir röportajı onlarla yapın. Halkımız sessizdir ama iyiyi de kötüyü de en iyi onlar bilir.  

 

18.Klinik eczacılığın ciddi bir istihdam kaynağı olacağını düşünüyor musunuz?

Bu hali ile hayır, zira yasa tasarısının son sayfalarında istihdam sayısı ve yerleri yazıyor. Hele hele yazan o yerlerin hiç birisinin hastane olmaması da tamamen ayrı bir röportaj konusudur. Ancak üniversitelerimizde çok değerli bazı hocalarımız var. Onlar bize de umut veriyorlar. Gerçeği çok iyi gören ve çabalayan insanlar onlar. Bu insanların fikirlerinin alınmasını önemsiyorum.

 

19.Dernek olarak öğrencilere onkoloji alanında deneyim kazanmaları için staj imkânı sağlıyor musunuz? Bu şekilde talebi olan arkadaşlar size nasıl ulaşabilirler?

Doğrudan eposta ile ulaşabilirler. Dernek olarak staj konusunda çok hassas bir uygulamamız var. www.onkoeczader.org adresinde sol sütunda staj imkânı linkine tıkladıklarında staj seçmelerini nasıl yaptığımız yazıyor. Üç aşamalıdır, zordur, ancak staj hakkı kazanırsanız staj bitiminde bir sertifika, dekanınıza bir mektup, özel sektör iş başvurunuz için bir referans mektubu ve harika anılar veriyoruz. Staj konusunda bizde staj yapan arkadaşlarınızdan bilgi alabilirsiniz. 

 

20.Dernek olarak ilerleyen dönemlerde eczacılık fakültesi öğrencilerine onkoloji eczacılığını tanıtmak adına yapmayı planladığınız çalışmalar var mıdır?

Evet geçen yıldan itibaren kongrelerimize öğrenci almaya başladık, hem de ücretsiz olarak. Dernek web sayfasına öğrenciler üye olabiliyorlar ve her türlü içerikten faydalanabiliyorlar. Davet olursa fakültelere konuşmalara geliyoruz. 

 

21. Son olarak neler söylemek istersiniz? 

Tıp dalları içerisinde en güzel dal Eczacılıktır. Neden? Her yıl kaç yeni ameliyat tekniği geliştiriliyor sizce? Kaç yeni teshiş yöntemi? Peki ya kaç yeni ilaç? Önü en açık, en güncel, en yenilikçi dal Eczacılıktır. Mesleğinizi sevin, mesleğinize inanın, kendinize inanın. Birilerinin oldurmasını beklemeyin, siz olun, siz yapın, siz başarın. Kimseyi de çok dinlemeyin, eczacılar genelde pesimisttir, siz optimist olun ve kazanın. Bir gün çıkın bir yerlerde yaptıklarınız anlatın, beni de arayın gelip sizi ayakta alkışlayayım.

 

*Eskişehir Eczacı Odası Gençlik Komisyonu'nun 2.sini yayınladığı İsgençiyar adlı dergide yapılan röportajdır.

 

Dr.Ecz.Ahmet Sami Boşnak